Kara para, daha adını duyar duymaz bile korktuğunuz yasadışı elde edilen paraya verilen isim. illegal ticaret sonucu kazanılan para sanıyorsunuz değil mi? ama öyle değil. Aslına bakarsanız kaynağı belirsiz paradır. Kara paraya Örnek vermek gerekirse; bir lokantanın çorba sattıktan sonra fiş kesmemesidir. Sanılanın aksine o kadar da korkulacak bir durum söz konusu değildir. Ancak amerika birleşik devletlerindeki gibi ciddi cezalar varsa çorbacıda fiş kesmek zorunda kokain satıcısıda çorbacı açıp satmadığı çorbanın fişini kesmek zorunda. Kara paradan daha tehlikeli bir durum var ise oda kara paranın oluşmasını sağlayacak devlet iradesinin olmamasıdır. Kara para oluşması için nerden buldun diye soracak bir hükümet iradesi bulunmalıdır. Yalanla ilgili paradox vardır. Yalancı yalanı söyleyemeyen kişiye denir. Peki; Yalanı söyleyebilen kişiye ne denir? İşte bunun tanımı yok!. Kara parada buna benzer bir özelliğe sahiptir. Türkiye Cumhuriyetinde kara para ile mücadele yoktur çünkü ülkedeki neredeyse herkes, devlet otoritesinin başında olandan tutta, demografik yapıda ki en alt vatandaş olan işçi kardeşimiz bile istemeyerek katılım sağlamaktadır. 1990 lı yıllarda nereden buldun yasası çıkmasının sebebinin altında adını vermeyeceğim, ama hepinizin tahmin edebileceğiniz kişinin “benim memurum işini bilir” doktrini ile yaratmış olduğu enflasyonu maaş zammı ile kompanse edemeyip bir cemiyeti içten kemiren sinsi hastalık olan rüşveti legalleştirmesidir. dönemin siyasileri bunu da Sümen altı etmeyi başardı. Servetinin kaynağı belli olmayan bu kişilerin, düğünde takıldı, çocuğun sünnetinde takıldı gibi sözlü beyanlarını mahkeme esas kabul edip beraat etmelerine karar vermesinde siyasilerin parmağı vardı. O kadar çok rüşvet dönüyordu ki ülkede ilk defa kara para ile mücadele başlıyordu. Hoş oda başlamadan bitti. Türk milleti sessiz kaldı. Sayın kemal kılıçtar oğlunun dile getirdiği kara para ile mücadele edeceğini söylerken kahkahalara boğuldum. Bunu duyan yetkililerde aynı şekilde gülmüştür. Çünkü kara para ile mücadele olması için nereden buldun diye sorması gereken bir hükümet olması gerekir. Ancak Üniter vergi sistemi ile idame edilen bir maliye politikasında bu söylemde bulunmak komik ve gülünçtür. Peki asıl sorunumuz nedir? Sorun; vergilerin yüksek tutulmasından dolayı kümülatif rakamlarımızın gerçek dışı sapmaya tutulmasıdır. Kısaca; mal veya hizmet alış veriş münasebetinde bulunanların elde ettikleri karı halk veya hükümet ile vergi harç yoluyla paylaşmak istememesinden dolayı satış bedelinin olduğundan düşük gösterilmesidir. Ancak bu ülkeden kara para ile mücadele kapsamında tespiti halinde hapis cezası olsa idi herkes faturasını keser veyahut fişini alırdı. Demek oluyor ki? Bizde hiç yalanı söyleyebilmiş kişilere zamir ve sıfat üretmediğimiz gibi kara para olgusuda bizden çok uzaktır!
Türkiye Cumhuriyetinde fakirin daha fakir ve zenginin daha zengin olmasını sağlayan bu sistem artık son bulmak zorundadır. Mücadelemizin temeli senin benim gibi aramızda saklanan kişilere karşıdır.
Ancak adil bir vergi sistemi ile bunun üstesinden gelebiliriz. Vergi, enflasyonla mücadele kapsamında kardan değil servetten alınmalıdır. Çünkü kardan alınan vergi, malın maliyetine yansıtılır ve enflasyon yaratır. Servetten alınan vergi ise enflasyon yaratmaz. Bir başka konuda görüşene değin hoşçakalın.
Yazar hakkında