Makaleler

ileAtakan BOZYAYLA

Finans Sisteminin Dışına atılmak

Geçmişte yaşadığımız Ekonomik krizler, ve bunları tetikleyen dünya krizleri hiçbir zaman bunlarla mücadele edecek güce ve yeteneğe sahip olamadık. Aslında kriz tanımı bile yanlış bi tanımlama yapmak gerekirse herkesin aynı anda aynı işlemi yapmasına kriz diyoruz. Ticaretin gerçekleşmesi için karşı tarafta muhatap olmamasının adıdır kriz. zarar, nakte ulaşmak için katlandığınız bedelin adıdır. Zarar karşısında dahi bu eylem gerçekleşmez nakit ve kirası olan faizin önüne geçilemez. Sadece bu sistemin başında olan amerika birleşik devletleri bu durumu ötelemek çıkarlarını korumak için yerel siyasiler ile ele geçirdiği  hedef ülkenin bono ve tahvillerini satın alır tabiki bizzat satın almaz. Üzerinde cia yazmayan ama bu teşkilata ait şirketler aracılığı ile talepte bulunup para sağlamaktadır. Amerikanın en büyük muharebe silahı nükler silahları değil 2020 yılında rusya devlet başkanı putinin söylediği üzere dolar’dır. 2023 yılı merkezi hükümetinin içinde bulunduğu durumun sebebi de paralel devlet yapılanması ile girilen mücadele sonrası 2018 yılından sonra tahvil ve bonoların itfa tarihlerinin 2018 ve 2021 yılına denk gelmesidir. Artık Ne o para, o eski para idi ne de maliyeti olan faiz, o eski faiz değildi. Vergi gelirlerimiz o faizi karışılmakta yetersiz kalınca KKm adını verdiğimiz iç kaynaklar ile savunma pozisyonuna çekilen bir ekonomi doktrini geliştirildi.  Artık 2030 kadar bize biçilmiş kadere doğru ilerlerken muhtemel gelecekten tüm siyasiler mesuldur, bu video, cumhuriyet ve istiklal partisinin karar alıcı mevcut ve alternatif siyasilere deklarasyonudur Siber uzayda bir yazılım olan youtube veri depolama alanına muhtemel geleceğe bir uyarı bırakıyorum. türk halkının 7 kıtadaki çıkar ve menfaatlerini korumak amacıyla; ekonomi doktrinimizi ilan ediyorum. Türkiye cumhuriyet merkez bankasının özelleştirilmesi gerekmektedir. Ancak bu tek başına yetersizdir. Para arzı namuslu kimselerin elinde olsa dahi yurtdışından ülkemizin soyulmasının önüne geçmek için gümrük ve ticaret bakanlığı çok önemlidir. Hükümet idaresinden sorumlu Mevcut veya alternatif siyasi partilerin ekonomi doktrinleri bunun yapılmacağını beyan etmektedir. Bu video ile Bizzat halkın kendisine müracaat etmek isterim. 70 yıldır içinde bulunduğumuz melankoli ve ekonomik çöküntüden kurtulacak zihinsel yeteneği sizinle paylaşmak isterim. Para arzını gerçekleştirecek bağımsız özel bir merkez bankası, ikincisi ise para arzının daimi ve stabil olmasını sağlayacak dış ticaret politikası. Bu politika ki; ülkemizin soyulmasın legal yolu olan ithal mallarını kategorize ederek önem sırasına göre belirleyen ve bu önem sırasına göre ithalat izinleri çerçevesinde  dış ticaret açığını dengeleyen gümrüklerimizde sıkı denetim gerçekleştiren  bir gümrük ve ticaret bakanlığına ihtiyacımız bulunmaktadır. Üçüncü ve en önemlisi ise etrafımıza bir bakın atalarımızın mücadele ettiği kapitülasyonların etrafımızı sardığı yerel üretim ve tüketimimize yön ve şekil verdiğini ne giyip ve içeceğimiz konusunda fikir aşıladıklarını daha ne kadar görmezden geleceğiz. Vergilendirme konusunda türk menşeili şirketlerimizle nasıl aynı vergi dilimde tutuldukları sencede garip değil mi? Daha ne bekliyorsun. Muharrem ince kemal kılıçta oğlu   o bu şu tarafından sana sunulan soyut kavramlara fazla anlam mana yükleme, ilim bilim ahlak bunlar soyut kavramlardır. Bize radikal, kısaca kimsenin almaya cesaret edemediği halkın çıkar ve menfaatlerini koruyacak kararlara ihtiyacımız var. Cumhuriyet ve istiklal partisi senin partin sancağın altında tüm halkıma ihtiyacım var. Bizi kara bir gelecek bekliyor ve tek sorumlusu bizleriz. Size geç kaldık…

ileAtakan BOZYAYLA

Merkez Bankasını Fabrika Ayarlarına Döndürmek

Enflasyonla mücadele ve fiyat istikrarını sağlamak bir ulusun ortak görevidir. Bu mücadelede kapsamında öncelikle yurttaşların enflasyona yol açan hükümet politikalarına dur demesi gerekmektedir. Amacı enflasyonla mücadele olan kurumların başında gelen merkez bankası tamimiyle özelleştirilmelidir.  Bunu ben demiyorum, parti ideolojimizin temeli olan bu doktrin şahsıma ait değil ulu önderimiz Mustafa kemal Atatürk’e aittir.  11 haziran 1930 tarih ve 1715 sayılı merkez bankasının kurulmasına yönelik kanun ile özel bir banka olarak tedrici bir şekilde kurulmuş, hükümet veya ona bağlı kuruluşların %15 den fazla ortağı olamayacağı 26. maddesi ile hükme bağlanmıştır. Peki neden? Atatürk neden böyle bir gereklilik hissetmiştir. Belki de Kanunun bu maddesi daha meclise oylamaya geçilmezden çok önce ulu önderin derin tecrübe ve emeği olduğunu görüyoruz. Gerek Osmanlı devletindeki memuriyet görevinde gerekse genç cumhuriyetin ilerici atılım hamlelerini öncüsü olarak, dönemin başbakanı olan İsmet İNÖNÜ’ nün parasal genişlemeyi finansal araçlar gibi görüp Osmanlı devleti gibi geçmişte yaptığı finansal kaynak yaratma düşüncesinin etkili olduğunu düşünüyordu.  Bu konuda Atatürk’ün Türk Milletini çıkar ve menfaatleri mevzu bahis olunca İsmet paşaya dahi güvenmediğini anlamaktayız. Zira ismet İNÖNÜ konu ile alakalı bir anısını şu şekilde anlatmaktadır.

Hükümet olarak yılda iki kez ödeme yapamayacak duruma düştüğümüz olurdu. Gider konuşurdum. Birkaç milyon liralık emisyonun bizi ferahlatacağını anlatmaya çalışırdım. Bir defa bile “evet” dedirtemedim.

Peki neden?

İsmet İNÖNÜ bu anısı ile parasal genişlemeyi bir gelir kalemi olarak gördüğünün kanıtıdır. Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün ise gelecekte teşebbüs edeceği merkez bankasının hükümetlerce ele geçirilmesini önlemek ve bu teşebbüsün daima milli kalmasını sağlayacak kanunun meclisten geçmesi gerekmekteydi. Hükumetler Bazen cehaletten, bazen mecburiyetten bu gaflet içine düşebilirdi. Toplum inşa etmek için ekonomi, güçlü ekonomi gerekmektedir. Halk alın terini, emeğinin karşılığını korumak için hükümet ile köşe kapmaca oynamamalıdır.

Özetle diyebiliriz ki; enflasyon bir ulusun kaderi değildir. Enflasyon ile mücadele bir ulusun ortak görevidir. Bu görevi icra ederken parasal genişleme  enflasyon yaratma yeteneği söz konusu olduğunda hükümet yada halk için dahi olsa paranın vade değeri her iki taraf için eşit olmalıdır. İstisna kapsamında arz eksikliğini gidermek için sektör öncülerine veya stratejik öneme haiz kurumlar hariç olabilir.

Türk Lirası; Türk ulusunun ekonomik bayrağıdır. Bu bayrak hükümetlerin elinde olması finansal intihardır. Türk lirası banknotlarının tanzim ve ihracı görevini icra eden Türkiye cumhuriyet merkez bankası Atatürk döneminde olduğu gibi tamamıyla özelleştirilmelidir. Aksi takdirde ulusal ekonomimizin bayrağı olan Türk Lirası finansal borçlanma araçları ile idame ettirilecektir. Halbuki; enflasyon yaratma yeteneği olmayan kurumlar haricinde paranın tanzim ve ihracında paranın maliyeti olan faiz, ihtiyaçların giderilmesine  hükümet veya halk olsun eşit olmalıdır. Türkiye istatistik kurumu mutfak masraflarının çoğunlukta olduğu çekirdek enflasyonu belirlerken faizin belirlenmesi amacıyla enflasyon oranını özelleştirilmiş merkez bankasının bir iştiraki olarak görev icra etmelidir.

Yapılacak olan bellidir. Ulu önderin izinden Türkiye Cumhuriyet’inin fabrika ayarlarına geri dönmesi gerekmektedir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası özelleştirilmeli, hükümetin avans ve borçlanma araçlarında baştan belirlenmiş limiti olmalıdır. Aksi takdirde enflasyon milletimizin kaderi olacaktır.

ileAtakan BOZYAYLA

Kara Para

Kara para, daha adını duyar duymaz bile korktuğunuz yasadışı elde edilen paraya verilen isim. illegal ticaret sonucu kazanılan para sanıyorsunuz değil mi? ama öyle değil. Aslına bakarsanız kaynağı belirsiz paradır. Kara paraya Örnek vermek gerekirse;  bir lokantanın çorba sattıktan sonra fiş kesmemesidir. Sanılanın aksine o kadar da korkulacak bir durum söz konusu değildir. Ancak amerika birleşik devletlerindeki gibi ciddi cezalar varsa çorbacıda fiş kesmek zorunda kokain satıcısıda çorbacı açıp satmadığı çorbanın fişini kesmek zorunda.  Kara paradan daha tehlikeli bir durum var ise oda kara paranın oluşmasını sağlayacak devlet iradesinin olmamasıdır. Kara para oluşması için nerden buldun diye soracak bir hükümet iradesi bulunmalıdır. Yalanla ilgili paradox vardır. Yalancı yalanı söyleyemeyen kişiye denir. Peki; Yalanı söyleyebilen kişiye ne denir? İşte bunun tanımı yok!. Kara parada buna benzer bir özelliğe sahiptir. Türkiye Cumhuriyetinde kara para ile mücadele yoktur çünkü ülkedeki neredeyse herkes, devlet otoritesinin başında olandan tutta, demografik yapıda ki en alt vatandaş olan işçi kardeşimiz bile istemeyerek katılım sağlamaktadır. 1990 lı yıllarda nereden buldun yasası çıkmasının sebebinin altında adını vermeyeceğim, ama hepinizin tahmin edebileceğiniz kişinin “benim memurum işini bilir” doktrini ile yaratmış olduğu enflasyonu maaş zammı ile kompanse edemeyip bir cemiyeti içten kemiren sinsi hastalık olan rüşveti legalleştirmesidir. dönemin siyasileri bunu da Sümen altı etmeyi başardı.   Servetinin kaynağı belli olmayan bu kişilerin, düğünde takıldı, çocuğun sünnetinde takıldı gibi sözlü beyanlarını mahkeme esas kabul edip beraat etmelerine karar vermesinde siyasilerin parmağı vardı. O kadar çok rüşvet dönüyordu ki ülkede ilk defa kara para ile mücadele başlıyordu. Hoş oda başlamadan bitti. Türk milleti sessiz kaldı. Sayın kemal kılıçtar oğlunun dile getirdiği kara para ile mücadele edeceğini söylerken kahkahalara boğuldum. Bunu duyan yetkililerde aynı şekilde gülmüştür. Çünkü kara para ile mücadele olması için nereden buldun diye sorması gereken bir hükümet olması gerekir. Ancak Üniter vergi sistemi ile idame edilen bir maliye politikasında bu söylemde bulunmak komik ve gülünçtür. Peki asıl sorunumuz nedir? Sorun; vergilerin yüksek tutulmasından dolayı kümülatif rakamlarımızın gerçek dışı sapmaya tutulmasıdır. Kısaca; mal veya hizmet alış veriş münasebetinde bulunanların elde ettikleri karı halk veya hükümet ile vergi harç yoluyla paylaşmak istememesinden dolayı satış bedelinin olduğundan düşük gösterilmesidir. Ancak bu ülkeden kara para ile mücadele kapsamında tespiti halinde hapis cezası olsa idi herkes faturasını keser veyahut fişini alırdı. Demek oluyor ki? Bizde hiç yalanı söyleyebilmiş kişilere zamir ve sıfat üretmediğimiz gibi kara para olgusuda bizden çok uzaktır!

Türkiye Cumhuriyetinde fakirin daha fakir ve zenginin daha zengin olmasını sağlayan bu sistem artık son bulmak zorundadır. Mücadelemizin temeli senin benim gibi aramızda saklanan kişilere karşıdır.

Ancak adil bir vergi sistemi ile bunun üstesinden gelebiliriz. Vergi, enflasyonla mücadele kapsamında kardan değil servetten alınmalıdır. Çünkü kardan alınan vergi, malın maliyetine yansıtılır ve enflasyon yaratır. Servetten alınan vergi ise enflasyon yaratmaz. Bir başka konuda görüşene değin hoşçakalın.

ileAtakan BOZYAYLA

Kıbrıs Seferberliği

Bilindiği üzere Amerika birleşik devletleri yakın zamanda Güney Kıbrıs Rum kesimine 1987 yılından beri uygulamakta olduğu silah ambargosunu kaldırdı.

silah ambargosunun kaldırılmasının hemen ardından yüksek hız ve kabiliyet ile Güney Kıbrıs Rum kesiminin Silahlandırılması ve bu silahların etkili kullanmak amacıyla Amerika birleşik devletlerinin Dünya genelinde 85 noktada faaliyet gösteren  Ulusal Muhafız Bürosu rum kesimine eğitim vermektedir. büronun amacı konuşlanılmış müttefik ülke ordusunun savaş yeteneğini, muharebe sahasında Amerika birleşik devletleri ile senkron bir şekilde yürütülmesini sağlayacak eğitimin verilmesi. Örgütün Stratejik Planlar ve Politika Direktörü Tümgeneral Randolph 03 ekim 2022 tarihinden bu yana arnavutluğun nato üssünden – güney Kıbrıs rum kesimine nakliye uçakları ile asker sevkiyatı yapmaktadır. Türkiye’mizi çepe çevre kuşatan devasa askeri yığınak ile 2017 den bu yana psikolojik direncimizi test eden amerika bileşik devletleri ülkemizin haber alma teşkilatını bu bölgeye yoğunlaşmasına neden olmuş afrika kıtası ile bağımızı zayıflatmıştır. Son numarası ise 2023 yılında direktifleri ile yunanistanın kıta sahanlığını 12 mile çıkarmasını sağlayarak ülkemizi sıcak çalışmaya zorlamak gayreti içinde olmasıdır.

Çıkması muhtemel savaşta Amerika Birleşik devletlerinin ana hedefi Türk Ordusunu Kıbrıs’tan atmak ve  Kuzey kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yıkarak yerine “Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti”ni kurmak bu kertede Kıbrıs’ı zengin doğalgaz kaynaklarını kontrol etmek ve  süveyş kanalından hürmüz boğazına kadar uzanan bölgeyi tehdit eden bir deniz üssü haline getirmektir. Böyle bir savaşta Rum-Yunan ikilisinin hedefi ise; ege denizinde mutlak hakimiyet ve 2024 yılında doğalgazın avrupaya sevkinden maddi pay almaktır. Ben 18 yaşında iken Amerika Birleşik Devletleri

24 temmuz 2002 yılında Nevada Çölünde  “Milenium Challange 2002” olarak adlandırdığı  ve 22 gün süren bir tatbikat gerçekleştirmişti. tatbikatın ana hedefi “Akdeniz’de bir ada” olarak tanımlanan bir hedefti. Tatbikat tarihinin Lozan anlaşmasının bitiş tarihi ile ay ve gün olarak  uyuşması bende derin düşüncelere neden olmuştu. Acaba bu bir tesadüf müydü? Tanımlanan hedef büyük ihtimal ile kıbrıstı. Tatbikat planına göre ada büyük bir başarı ile 96 saat içinde işgal ediliyordu.

Sayın Yurttaşlarım, Amerika birleşik devletlerinin Kıbrıs’ta ve bölgemizde gerilimi tırmandıran var olan barış ve huzuru tehdit ettiği aşikardır. Kuvvetle muhtemel 1960 yılından bu yana geçmişten günümüze Amerika birleşik devletlerinin almış olduğu aksiyonların Akdeniz’de mukim bulunan zengin yeraltı kaynaklarından bilgisi olduğunu göstermektedir.

Devletin tüm güç ve kaynaklarını, başta askeri güç olmak üzere, savaşın genel ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde; hazırlanmak ve kullanmak için bütün tedbirleri almak zorundayız.  tanımlanmış düşmanın savaş yeteneği muharebe sahasının sayısı, yüzölçümü ve mesafesinin yüksek olmasına karşın kısa hazırlık süresi dikkate alındığında; seferberlik Tatbikat veya Eğitim yükümlülüğü bulunan vatandaşlar ile muvazzaflık hizmetini tamamlamış, TSK’dan ayrılmış subaylar, astsubaylar, uzman erbaşlar, sözleşmeli erlerin silah altına alınması manevra yeteneğimizi arttıracaktır. Dikkatleri egeye çekmeye çalışan Amerikanın asıl hedefi kıbrıstır. İlk etapta kıbrısta bulunan askeri unsurlarımızı ivedilikle 3 katı çıkarmak zorundayız. Türk ulusunu tekrar bir uğraş beklemektedir. Bizim vazifemiz hükümetimiz ve devletimizin yanında olup kendini bize düşman bellenlere karşı tek vücut olarak direniş göstermektir.

ileAtakan BOZYAYLA

Siyasal İslamcılara Faiz öğretisi

Gündemimizi sürekli meşgul eden faizi konu edineceğiz. seçim arifesinde bulunduğumuz şu günlerde cumhur ittifakının ve millet ittifakının faiz açıklamaları ülkemizin ne denli açmazda olduğunun göstergesidir.  Cumhur ittifakının faiz doktrini kuranı kerimi baz alırken, millet ittifakının faiz doktrini klasik ekonomi politikalarını baz almaktadır.  Aslına bakarsanız Kendileri büyük bir gafletin içerisindedir. Cumhur ittifakının faiz doktrinine baktığımızda, modelin dayanağı kuranı kerimin indirilme dönemi şartlarından günümüze uyarlamaya çalışmasından dolayıdır.  Kuranı kerimdeki faizin üçgen, günümüzdeki faizin kare olması sebebiyle şekillerine birbirine yerleştirmeye çalışan hükümetin beyhude çabalarını seyretmekteyiz. Biz nerde yanlış yapıyoruz diye toplantı yapacaklarına kuranı kerime doğru düzgün okumalarını tavsiye ederim kendilerine. Yok yok, onlar okumayı sevmezler bu sebeple izlemede kalsınlar. Bizde Allah’ın kitabına inanır ve okuruz. kuranı kerim indirildiğindeki ortam şartlarına baktığımızda dünyada birbirine hem askeri hemde ekonomik anlamda üstünlük kurmak isteyen geçmişten gelen mirasına sahip çıkmak isteyen iki süper güç vardı, Bizans imparatorluğuna karşı sasani imparatorluğu, kuranı kerimi 23 yılda indiren Allahü teala bu iki süper gücüde kitabında yer vermiştir.  Çünkü o devrin gündemini meşgul edecek çok renkli olayların olmamasıdır. 602 ve 628 yılları arası devam eden roma-pers imparatorluğu savaşları Kuranı kerimde yer edinip  Müslümanlar ve kafirler olarak adlandırılan karşıt unsurlar arasında taraf tutma rekabetine dönüşmüştür. Allahü Teâlâ yüce kitabında rum suresinin 618 yılındaki ayeti ile savaşın galibini 9 yıl öncesinden belirterek 2 tarafa da büyük tesiri olmuştur. Kuranı kerimde yazmayan ise bizans ve pers imparatorluğunun 26 yıl süren savaşlarında zafer ve üstünlükleri neticesinde birbirlerinden gasp ettikleri altınları eritip kendi nam ve zaferlerinin simgeleyen dinarları bastırmalarıdır. Ha bu arada bilmeyenler için dinar 4.25gr ağırlığında bastırılmış altın sikkedir.  Çünkü dolaşımda olan dinar zamanın egemenlik ölçütü idi. Şehirden şehire yayılan herkesin cebinde olan altın sikkeler ise en büyük reklam aracı olmasından dolayı imparatorların resim ve isimlerini barındırıp zaferlerini simgeledikleri için bununla ilgili yazılar içerirdi. Ama hikayedeki parçaları birleştirirseniz para yoktan var edilemiyordu, kıt ve doğaya bağlı olan altındı. Değeri kendinden menkuldü. altın madeni veya askeri güç kullanarak bir önceki altın paraları eritmek suretiyle tedavüle zerk edebiliyordunuz. Araplar ticaretlerinde para arzı kendilerinde değil ve bu iki süper gücün paralarını kullanmakta idi. Ancak faiz ayetleri 619 yılından sonra medine de inmiştir. İş bu nedenle ki kuranı kerimdeki o faiz günümüzdeki bu faiz değildir. Faizin faiz olması için tedavülde bulunan paranın enflasyondan etkilenmemesi gerekmektedir. Farkı anlamak için günümüzdeki paraya bakmamız yeterlidir. Örnek avrupa birliği bu hristiyanlar faizi neredeyse kaldırmışlar:D neden? Çünkü paraları kıt ve dış ticaret ile desteklenmektedir. günümüzde para arzı kişilere ve matbaaya mahsustur. Kağıt ve mürekkeple üretilmiş, hükümranlık gücü ile korunan banknot. Bakın hemen ön yargılı oldunuz aslında kağıt para ile altın arasında hiçbir fark yoktur. Tek fark kağıt paranın, fiziki veya dijital olarak aşırı üretilmesinden dolayı enflasyon farkının verilmesidir. Altını için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Bakın faiz kelimesi kullanmadım. Enflasyon farkı dedim.  Çünkü günümüzde faiz diye bişey yoktur. Cebinde taşıdığın parayı, bankaya teslim ederek tedavülden çıkarırsan basan egemen güç enflasyon farkını sana vermektedir. 2016 yılındaki kaleme aldığım makalemde belirttiğim gibi, yeni dünya düzeninde para basma devri çoktan bitmiştir. Ha bu arada makalelerimi çok kısa bir süre sonra atakanbozyayla.com adresinde publish edeceğim. Bilgilerinize arz ederim. Devam edelim! Tahvil adında yeni şeytan icadı doğmuştur. Bu icadıda en güzel günümüz siyasileri kullanmaktadır. İleriye dönük borçlanma maliyetinin merkez bankalarıyla düşük faiz ile kendilerine yoktan para yaratmaktadırlar. devletler, yaratmış olduğunu bu kaynağı halkın refahı için değilde kendi egemenlik sahasını güçlendirmek için kullanmaktadırlar. 2023 yılı içinde bulunduğumuz enflasyonun temeline indiğimizde aşırır paraya bağıl oluşan talep enflasyonu ile karşı karşıyayız. talep enflasyonu yaratan tamamiyle hükümettir. Hükümet daha düşük faizle borç bulabiliyor. Ancak Halk ile hükümet aynı faiz oranına sahip değiller. Faize savaş açtığını düşünenler düşüncelerinde samimi ise faizi indireceklerine para arzını kıssınlar kafi. Allah’ın kitabına birde bu açıdan bakınız. Para arzını kısıtlarsanız faizinde düşeceğini göreceksiniz. Ama öncelikle tüketime teşvik eden kredi kartlarını tedavülden kaldırmalısınız veyahut kanıtlanabilir gelir düzeyine kadar indirmelisiniz. 2023 mart ayında 115 Milyar Liralık ülkemde harcama yapılmıştır. Ekstra yaratılmış 115 milyar kaydi para göstere faizini arttırmaktadır. Sakın olaki nakit paraya erişimi engelleyerek emisyonu azalttığını ekranda söyleme. Bu bir artı olmasına rağmen ben sana 9 tane eksi sayarım kısaca götürüsü getirisinden fazladır. Hükümetler için iyi bir durum ise halk için iyi bir durum değildir. Para arzının kıt olduğu sistemde her 18 yaşına giren birey paranın daha değerli olmasına sebeptir. Nüfus arttıkça sabit para sistemine nüfüsa oranla para eklenmezse para dahada değer kazanacaktır. Paraya olan isteğin artması, ancak sayısının artmaması aşırı değerli paraya sebep olacaktır. Güncel ekonomi politikaları olsun gerekse geleneksel dini içtihatlar olsun faizle savaş, faizi indirmekle olmaz, parayı azaltmakla olur. Peki neden parayı azaltmayan bir hükümetle karşı karşıyayız! Çünkü para kıt olmaya başlar ise ticaret icra eden şirketleri ciro kaybına uğrar, vergi toplayamazlar, insanlar enflasyondan korkmadıkları için ihtiyaçlarını sürekli öteler durur, müteahhitlerce üretilen binanlar değer kaybeder, varlık servet sahibi insanların deli gibi biriktirdikleri gayrimenkullerin fiyatı düşer, kısaca bu savaşın kazananı halk ! kaybedeni günümüzün firavunları olur. Ha bu arada Allah bize bir musa gönderir diyede bekleme. Herkese kucak dolusu sevgiler.

Translate »